Dogecoin (DOGE) 2013 yılında, yani Ethereum’dan (ETH) iki yıl önce, aralarında Billy Markus’un da bulunduğu bir ekip tarafından Luckycoin ve Litecoin (LTC) esas alınarak başlatıldı. Ekibin hedefi blok zincir dünyasının o dönemdeki tartışmalı zemininden uzaklaşarak camiayı bir araya getirecek eğlenceli bir topluluk yaratmaktı.
DOGE bu zamana kadar varlığını korudu ve bu sene Elon Musk’ın devreye girmesinin ardından tarihe geçecek bir başarı elde etti. Billy Markus, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir açıklama ile kendisinin hesabında sadece 220 bin DOGE bulunduğunu belirtti. Bu miktar şu anda yaklaşık 40 bin dolar ediyor.
Markus: Artık Dogecoin (DOGE) İçin Çalışmıyorum
IBM mühendislerinden Billy Markus ve Adobe mühendisi Jackson Palmer’ın girişimleri ile sermayesiz bir şekilde başlatılan DOGE, şu anda 24 milyar dolarlık bir piyasa değerine sahip. Markus, CNBC kanalına verdiği bir röportajda projeyi başlatma amaçlarını şu şekilde açıklıyor:
“Kripto para topluluğu oldukça elitist bir yapıya sahip ve çok kapsayıcı olmayabilir. Bu yüzden biz daha eğlenceli, neşeli ve kapsayıcı bir topluluk oluşturmak istedik. İşe yaradı ve bu yüzden Dogecoin topluluğu sürekli olarak varlığını sürdürüyor.”
Markus, Palmer tarafından başlatılan proje üzerinde bir süre emek verip daha sonra proje için çalışmayı bıraktığını ancak bir topluluk üyesi olmaya devam ettiğini belirtiyor. Başarılı mühendis, insanlar için çalışmayı bıraktığını çünkü insanların ona kötü davranmaya başladığını belirtti:
“Projede aktif bir rolüm yok. Ben bir topluluk üyesiyim. Elimde 220 bin DOGE var. Bir kripto para projesinde çalışmak korkunç bir şey. İnsanlar için ne kadar çok şey yaparsanız o kadar çok hak iddia ediyor ve size daha kötü davranıyorlar.”
Takım Payları ve Merkeziyetsizlik
Blok zincir teknolojisi merkeziyetsizlik hedefi ile başlatılsa da teknolojinin güven veren yapısını kullanarak merkezi yapılar oluşturmak da mümkün. Bunun en önemli örnekleri Ripple (XRP), Tether (USDT) ve Compound (COMP) gibi bir şirket tarafından kontrol edilen kripto para birimleri.
Ancak merkeziyetsiz olduğu iddia edilen diğer blok zincir ağları da sanıldığı kadar merkeziyetsiz olmayabiliyor. Ripple yöneticileri “diğer blok zincir ağları merkeziyetsiz ise Ripple da merkeziyetsizdir” diyebiliyor. Çünkü Ethereum ve Cardano (ADA) gibi köklü kripto para birimleri halen kemik bir kadro tarafından idare edilmekte ve bu kadronun hedeflerine uygun bir şekilde yapılanmakta.
Sponsored
Bununla birlikte yeni üretilen merkeziyetsiz finans (DeFi) ve benzeri platformlarda takımlar kendilerine dolaşım miktarı üzerinden ortalama %15 pay ayırıyor. Bazı projeler bu payı ayırmadıklarını söylese de henüz fiyatlanma başlamadan kendilerine pay alıyor ve stake havuzlarını destekliyorlar. Bazı projeler ilk başlatılan havuzları ve oluşan ilk hesapları ilerleyen dönemde yakma sözü veriyor. Ancak yine de bu projeler için çalışan ekipler zaman içinde kendilerine oldukça düşük fiyatlardan ya da platform giderleri üzerinden kabarık hesaplar yaratıyorlar.
Güvenlik-Ölçekleme-Merkeziyetsizlik Üçgeni
Blok zincir teknolojisinin ilk yıllarından beri platformlar bu üçgen temelinde gelişmeye ve daha verimli yapılar haline gelmeye çalışıyor. Bitcoin (BTC) ve Dogecoin gibi kripto para madencileri tarafından desteklenen platformlar, hisse sahipleri tarafından desteklenen platformlara oranla daha merkeziyetsiz kabul ediliyor. Platform oylamalarına katılan bazı hisse havuzları, Binance ve diğer borsaların oluşturduğu kuvvetli havuzlar nedeniyle söz sahibi konumuna yükselebiliyor. Benzer şekilde madenciler arasında daha fazla işlem onaylayan tesisler, oylamalarda daha güçlü oluyor.
Günümüzde özellikle DeFi’lerin gelişimi ile birlikte ölçekleme ve güvenlik temaları daha büyük bir önem kazanıyor. Yatırımcılar DeFi’lere yüz milyarlarca dolar yatırıyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde takımların daha güçlü pozisyonlara eriştiği şirket tabanlı ve nispeten güvenilir DeFi’lerin piyasada güç kazanma ihtimali oldukça yüksek.
Sponsored Sponsored