Citi, Deutsche Bank, UBS, Barclays, MUFG, Santander ve Bank of America gibi dünyanın en büyük on bankası, G7 ülkelerinin para birimlerine endeksli stablecoin’lerin lansmanını araştırıyor.
Bu girişim, ABD doları, euro, pound ve yen gibi fiat rezervlerle 1:1 desteklenen, birlikte çalışabilir dijital token’lardan oluşan bir ağ oluşturmayı hedefliyor.
Proje hala keşif aşamasında. Ancak bu, küresel bankacılık sektörünün Tether ve Circle tarafından domine edilen stablecoin piyasasına girmek için yaptığı ilk ciddi girişim. Gerçekleşirse, bankaların sınır ötesi ödemeleri ve dijital varlıkları nasıl yönettiğini yeniden tanımlayabilir.
SponsoredG7 Stablecoin Planı: Stratejik Açıdan Neden Mantıklı?
Önerilen ağ, stablecoin’leri güvenilir bir finansal enstrüman olarak meşrulaştırabilir. Offshore ihraççılardan farklı olarak, G7 bankaları sıkı sermaye ve likidite kuralları altında faaliyet gösteriyor.
Bu durum, 300 milyar Dolar’dan fazla değere sahip bir piyasaya güvenilirlik, şeffaflık ve denetim getirebilir.
Destekçiler, bunun küresel ödemeleri modernize edebileceğini söylüyor. Blockchain tabanlı token’lar, şu anda SWIFT üzerinden günler süren döviz takaslarını anında gerçekleştirebilir.
Ayrıca bankalar, projeyi geleneksel finans ile dijital tahvil veya menkul kıymetler gibi tokenize varlıklar arasında bir köprü olarak görüyor.
Kötü: Karmaşıklık ve Parçalanma Riskleri
Vaadine rağmen, plan ciddi uygulama zorluklarıyla karşı karşıya. Her G7 stablecoin’i, ulusal düzenlemeler tarafından yönetilecek ve bu da parçalanma ve tutarsız standartlar riski taşıyor.
Uyumlu yasal ve teknik framework’ler olmadan, para birimleri arasındaki birlikte çalışabilirlik sekteye uğrayabilir.
Likidite de parçalanabilir. Her banka kendi para birimi token’ını çıkarırsa, piyasalar çakışan veya rekabet eden enstrümanlarla karşılaşabilir.
Sponsored SponsoredDüzenleyiciler, bu token’ların mevduat mı yoksa bilanço dışı yükümlülükler mi sayılacağına karar vermeli. Bu karar, bankaların sermaye kurallarını yeniden şekillendirebilir.
Çirkin: Sistemik ve Jeopolitik Etkiler
En büyük endişe, G7 sınırlarının ötesinde yatıyor. Dijital “sert para” token’larından oluşan bir konsorsiyum, yerel para birimlerinin zaten dolarizasyonla mücadele ettiği gelişmekte olan piyasalardan sermaye kaçışını hızlandırabilir.
Standard Chartered, bu tür değişimlerin 2028 yılına kadar gelişmekte olan ekonomilerden 1 trilyon Dolar’a kadar çıkabileceğini tahmin ediyor.
SponsoredAyrıca, bankalar tarafından çıkarılan stablecoin’lerden oluşan küresel bir ağ, kamu ve özel para arasındaki çizgiyi bulanıklaştırabilir.
Kontrolsüz bırakılırsa, merkez bankalarının düzenleyebileceğinden daha hızlı bir paralel para sistemi oluşturma riski taşır ve sistemik ve siber riskleri artırır.
Sonuç Olarak
G7 stablecoin girişimi, SWIFT’in yaratılmasından bu yana dijital para alanındaki en cesur deney olabilir. Sınır ötesi finansı daha hızlı, daha ucuz ve programlanabilir hale getirebilir ya da küresel bankacılık gücünü blockchain formunda pekiştirebilir.
Sonuç, dünyanın en büyük bankalarının, değiştirmeyi hedefledikleri aynı yapısal kusurları tekrarlamadan yenilik yapıp yapamayacaklarına bağlı olacak.